Ölü Adam Filmi Göstergebilimsel İncelemesi

Burhan
0


Ø  Ölü Adam Filminin görüntüsel anlamı

Jim jarmusch’un yönetmenliğini yaptığı 19. yy ın  ikinci yarısında Amerika’da geçen 1995 yılı bir filmdir. Western sineması örneği gibi görünüpte içinde farklı tabakalar bulunduran, kimi yerde sinemadan tiyatroya yaklaşan bir yapımdır.Yapım ruh, dünya, ölüm gibi kavramları dile getirirken beyaz adamı hicveder. Film bu kavramları sorgulamak yerine bu kavramlar kabul edilmiştir.


  Gösterge çözümlemesi

 GÖSTERGE
    İNSAN
   MEKAN
     NESNE
     DOĞA
    ZEMİN
 GÖSTEREN

William Blake
Hiçkimse
Kızılderililer
Thel
ve diğerleri

Machine         kasabası,
Amerika
Ceylan yavrusu,
At,
  Ayı postu
Kasabalar
Kurgulanmış vedoğal mekanlar
GÖSTERİLEN
Bilinmezlik,
gelenekler
Uzaklık
Kuralsızlık
Kaçış
özgürlük
Masumiyet
Vahşilik
Güç
Dar alan
Anlatılmak istenen düşünceler

Ölü Adam
Bu filmdeki göstergeleri beş grupta toplayabiliriz:

·         İnsan göstergesi olarak seçilen kişiler: William Blake, Hiçkimse, Kızılderililer, Thel ve diğerleridir. Bu kişilerle anlatılmak istenen belirsizlikler yaşayan kişilerin, ne olacağını bilmeden yeni yollara adım atmalarıdır. Nitekim William Blake muhasebeci olarak geldiği bu yerde işsiz kalır ve tekin olmayan bir dünyada tek başına kalmıştır.

·         Mekan göstegesi: Amerika’nın machine kasabasıdır. Burası ülkeden uzak,kendince kuralları olan ancak büyük kuralsızlıkların yaşandığı büyük aynı zamanda dar bir alandır.

·         Üçüncü göstergede yer alan öğeler masumiyet, güç ve vahşiliği vurgulamaktadır. Bu göstergelerde karekterlerin değişmeye başladığını görmekteyiz. Ölü ceylana sarılan William Blake için geri dönme vaktinin geldiği anlaşılmaktadır.

·         Dördüncü gösterge filmin doğasıdır: Kasabalar insan ilişkilerinin en yoğun ve en çarpık yaşandığı yerlerdir. İnsanlar sürekli yüz yüzedirler, özgür gibi görünmesine karşın aslında oldukça kısıtlayıcı yerlerdir. Bireyler birbirleri üzerinde haksız bir hakimiyet kurma çabası içine girişirler.

·         Beşinci göstergemiz kurgulanmış ve doğal mekandır. Bu film bir dönem filmi değildir, bir döneme sonradan bakıştır. Bu teknik onu dönem filminden ayıran ince bir çizgidir.

Ø  Dizisel ve dizimsel çözümleme

Sıradanık
Uçluk
Doğal
Yapay
Güçlü
Güçsüz
Güven
Güvensizlik
Kararlılık
Çelişki
Sadakat

İhanet
Acımasızlık
Merhamet
Gerçek
Hayal

Filmin çözümlenmesinde oluşturulan bu çözümleme verilmek istenen mesajın ögelerini ortaya çıkarmaktadır. Filmde karekterler yaşadıkları şeylere anlam veremezken izleyici bunun farkındadır. Çünkü onlar kendi hayatarını, şimdiyi yaşıyorlardır, henüz geleceği yaşamamışlardır. İzleyici bir tiyatroda gibidir, olayları bilen ancak edilgendir.


Kodlar

Filmde kullanılan başlıca kodlar,dizisel çözümlemede belirttiğimiz göstergelerdir.Bu filmde her karekter kendi gerçekliğini yaşamaktadır,  bu gerçeklikler ancak kişilerin yeterince özgür oldugu anlarda yaşanır.

  Metafor ve metonomi kullanımı

William Blake gözlerini her açtığında yüzler değişmektedir, uzun bir yolculuk yapmaktadır ancak bu olması gerektiği kadardır. Bu karekter geçmişinden olabildiğince tehlikeli bir biçimde kaçmaktadır. Filmdeki anlatılan dönem eski bir zamandır,  bu nedenle filimin siyah beyaz olması tercih edilmiştir. Çünkü herşey olması gerektiği kadardır. Kişilerde genel olarak görülen yeni adımlarla bilinmezliktir, hayatın ne sunacağını bilmeden adım atmaktadır karakterler.
                William Blake muhasebeci olarak geldiği bu yerde işsiz kalır, yerine çoktan biri alınmıştır. Blake oldukça tehlike bir dünyada tek başınadır, herşey beklenmedik bir biçimde değişim gösterektedir. Bir fahişeyle tanışır, gökten bir yıldız kayar ve at uzaklara koşar.William Blake’in hayatında hiçbirşey eskisi gibi değildir. William Blake hiç beklenmedik bir şekilde katil olur çünkü geldiği yer hiçte masum olmayan Amerika’dır.
                William Blake’in peşine üç katil gönderilir ancak Blake’in hatası birini öldürmek değil, bölgenin para babasının oğlunu öldürmektir. William Blake’i yaralı halde bir kızılderili bulur, kızılderilinin:” seni öldüren beyaz adamı öldürdün mü?’’ sorusuna ‘’ ben ölü değilim ki’’ diye cevap verir. Nitekim  William Blake 1757-1827 yılları arasında yaşamış İngiliz ozan ve ressamdır. Dolayısıyla gerçekte William Blake ölüdür.William Blake’i kendine anlatan anlatıcının adı Hiçkimse’dir. Bu kişi film boyunca kısa ve öz cümlelerle ait olamamanın, öteki olanın bir anlamda kendisininde hikayesini anlatır. Bu kişi uzaktan sadece Hiçkimse’dir. Ancak kişiyi takip ettiğinizde yazgısınıda sizinle paylaşmaktadır. ‘’ ve doğarken sonsuz geceye hiçkimseyle yolculuk yaparsınız’’ ...
                Blake ölü bir adam olarak yolculuk yapmaktadır, bir süre sonra kendini aç ve halsiz hisseder. Hiçkimse ona şu cevabı verir: ‘’Mistik güçlerin peşinde koşmak ulvi bir lutuftur Mr. Blake, bunu becereblmek için insan aç ve susuz yol almalıdır.’’ Burada Blake’in farklılaştığını anlamaktayız. Blake peşindeki insanlardan kaçmıyordur, bilmediği bir yere doğru yolculuk yapmaktadır.
                Bütün kutsal ruhlar oruç tutanları takdir eder, bu açlık ve susuzluk dünyayı farklı bir bakış açısıyla görmeyi gerektirmiştir. Dünyaya ait varlıklardan vazgeçemediklerimizden vazgeçmeyi gerektirmektedir.
                Vazgeçişler her karakter için farklı özellikler göstermektedir, William Blake yolculuğu kendini bulmak adına yaparken bazı karakterler kendi yolculuklarında kaybolmuştur. Bu kayboluş aynı zamanda insan olmaktanda çıkıştır, bazı karekterlerin insan eti tüketmesi ne kendisi ne de dünya adına bir umudun olmayışını, insanların sürekli olarak birbirini tüketmesini simgelemektedir.
 William Blake gözlükleri için net olarak göremediğini söylemektedir. Bu yolculuk onun için gerçekten görmek, gerçekten hissetmek, gerçekten yaşamak, gerçekten yolculuga çıkabilmek ve gerçekten geri dönebilmektir.
William Blake ve Hiçkimse’nin yolları bir noktadan sonra ayrılmaktadır.Bu ayrılık kaçınılmazdır, hiçkimseyle yolculuk eden elbette bir noktadan sonra yanlız kalacaktır. William Blake’in etrafında bir süre sonra ölülerden başka hiç birşey kalmamıştır. Bilinir ki en zararsız varlıklar ölülerdir, yaşarken ne kadar zararlı olurlarsa olsunlar,öldüklerinde hepsi birer aziz gibi durabilirler. Tek başına yolculuga devam ederken karşılaştığı ölü bir ceylan’ın  yanına uzanır ve itirazsız bir kurban gibi topraga yatar. Bu William Blake’in geri dönmesi için hazıroluşudur. Tüm bu yolculuk esnasında insan dogası onun aç gözlülüğü hırsı,ikircikli tutumu, sahtekarlığı ve tamahkarlığı gözler önüne sermektedir. Burası çirkin bir dünyadır ve Blake’in nayif, ürkek, çekingen, kendine güvensiz ve korku dolu hali gittikçe kötülüğe dogru evrilmiştir.
Dünya’ya ait son parçalarından birinide geride bırakan William Blake artık geri dönmektedir, su aynasından geçecek ve kendine dönüş tamamlanacaktır. Ancak botda William Blake’in bedeni gibi yeterince sağlam değildir, parmaklarından nehre akan kan sağlam olmayan şeyin, bot değil de beden olduğu fikrini desteklemektedir, bilinir ki dünyada bırakacağımız en son şey bedenimizdir.
Kanosu gelin gibi hazırlanır sanki kavuş anıdır, ayrılık değil sanki düğündür, bitiş değil, sanki dönüştür, gidiş değil.





Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)