Filmin adı : Alexandra
YÖNETMEN:ALEXANDRA SOKUROV
Yapım : 2007 Fransa Rusya
Tür :Dram
Yönetmen : Alexander Sokurov
Oyuncular : Galina Vishnevskaya (Alexandra)
Vasily Shevtsov (Denis)
Raisa Gichaeva (Malika)
Senaryo : Alexander Sokurov
Görüntü yönetmeni : Aleksandr Burov
Müzik : Andrei Sigle
Yapımcı firma : Proline Film
Süre :1 saat, 35 dakika
Gösterim tarihi : 09 Mayıs 2008
Filmin düz anlamı; Rusya ve Çeçenistan savaşına değinmektedir. Filme ilk bakıldığında savaşın anlatılıyor olduğu düşüncesine kapılınılabilir. Ancak Alexandra Sokurov'un savaşın yıkıcı etkisinden ziyade insancıl tutumu da gözler önüne serilmektedir. Savaşın kanlı görünümü ve bombalama sahnelerinin kullanılmadan anlatıldığı bu filmde, kadın dayanışmasına ve doğum mucizesine değinilmesinden Alexandra'nın feminel özelliğinin vurgusunu da görmekteyiz. Olaylar, yeğenini görmek için Çeçenistan rus askeri üssüne gelen Alexandra'nın etrafında gelişmektedir.
Gösterge Çözümlemesi:
Gösterge Gösteren Gösterilen
mekan Rus askeri üssü savaş
nesne Kirli ve dağınık asker kıyafetleri Savaşın sefil ve yıldırıcı hali
İnsan Kaba davranış ve rahatsız edici
bakışlar
Halkın erkek kitlesinin askeri
üsden gelen Alexandra’ya olan
düşman bakış ve tavırları
kadın Kadın dayanışması Filmin fenomen yanına ek olarak
kadınların savaşa karşı oluşları
bakışlar Askerlerin yüz ifadelerinde
kadının oraya ait olmayısına dair
bakışları
Savaşın erkekhegomanyasının bir
ürünü olması yönündeki görüşü
nesne tren Yeni umutlar
Alexandranın serbest tutumu Üs içerisinde uyku saatinde
gezmesi
Erkek egemenliğinin sorgulanmaya açık yönüne dikkat çekiyor
Kirli ve dağınık asker kıyafetleri; savaşın yıpratıcı ve yok edici tutumu üzerinden, temizliğe önem
verilmemesi yani bir nevi yokoluşa hazırlık süreci gözlemlenmektedir. Savaşın ölümü de beraberinde
getirebilmesi durumu söz konusu olduğundan, temizliğin gölgede kalması ve asıl ilginin/hedefin zafer olduğu düşüncesi; bireysel ihtiyaçların gözardı edilişine değinilmiştir.
Kaba davranış ve rahatsız edici bakışlar; Halkın asker üssünden gelen birisine düşman odaklı bakması ve onun istenilmediği değilde savaşın genel kanısına yönelik düşmanın istenilmediğine yönelik kapsamlı tepki.
Kadın dayanışması; Malika'nın da açıkça belirttiği gibi “Erkekler düşman olabilir ama biz kardeşiz” sözüne dayalı olarak, yanlızca erkeklerin yıkım sevdası ve hırsları sonrası oluşan arzularının savaşla ilintilenmesi söz konusudur. Burada kadın; doğurgan ve yenileyici; erkek ise yok edici ve doğurganlık fikrinden bir o kadar uzak savaş arzusuyla donatılmış bir simge olarak kullanılmış.
Askerlerin yüzünde kadının oraya ait olmayışına dair bakışları; savaşın genel mantığıyla kadının orada bulunmasının çelişkisine olan tepki.
Alexandranın uyku saatinde gezinişi; üssün genel kurallarına aykırı bir şekilde istediği saate istediği yere gitmesi hatta oradaki halkla konuşuyor olmasının erkek egemenliğine olan 'saldırı' niteliğindeki tavrını görmekteyiz.
Kodlar; verimsiz toprağın gösterilişinde: Savaşın toprağı sadece ideolojik bir kara parçası haline
dönüştürmüşlüğüne bir gönderme yapıyor. Aslında savaş sonrası yıkımın toprağın verimsizleşmesine ve doğanın tahribinede yol açtığını vurgulamak istiyor. Toprağı bir canlı olarak düşünürsek; onun kimseyle savaş kavgası veya alıp veremediği yoktur. O hiçbir ayrım gözetmeksizin üzerindeki her canlıya ıtüm
nimetlerini sunar düşüncesi hakimdir.
Dizisel ve dizimsel çözümleme:
Düşmanlık-kardeşlik
Yok oluş- yeniden varolma/doğum/çoğalma
Metafor ve metonim kullanımı;
Tren'in kullanımı yeni umutlar ve yolculuk anlamı taşıyan metonimine yer verilmiştir.
Askeri üssün kullanımında ise savaşın varlığı,
Kirli giysilerde; ölüme hazırlık hayata karşı sonuçsuz beklentilerin anlatılma biçimi olabilir.
Sıradan toprak parçalarına yüklenen politik anlamlar
SONUÇ
Filmde; yönetmenin vurgulamaya çalıştığı asıl mesajların yanı sıra politik unsurları gölgede bırakmaktadır.
Zaten filme, asıl gerçekliğin insan ve doğa bütünseli olduğu görüşü hakimdir. Burada vurgulanmak
istenen politik amaçlar olsaydı, savaşın ağır tahribatı ve kanlı bıçaklı sahneleri de görüntülenmiş olurdu.
Burada hümanizm düşüncesi yoğundur. İnsanın doğayı toprağı, yaşam kaynağından çok, toplumların
parçalayıcı zafer algısının bir oyuncağı haline geldiği gerçeğini öne sürmektedir. Filmde, kadınla erkeği
savaş ve barış gibi ikiye ayırarak; erkeğin egemenlik algısıyla yok edici ; kadını ise doğurganlık özelliğiyle
yenileyici var edici yönü olduğunu belirtmektedir.