Amen. (2002) Filmi İncelemesi

Burhan
0
AMEN 

Rating:7.3 / 10 from 7,070 users
Yayınlanma Tarihi:17 January 2003 (Turkey)
Ülke:France, Germany, Romania
Süre:132 min
Tür:Crime, Drama, War
Yönetmen:Costa-Gavras filmleri
Yazar:Costa-Gavras, Jean-Claude Grumberg
Oyuncular:Ulrich Tukur, Mathieu Kassovitz, Ulrich Mühe, Michel Duchaussoy, Ion Caramitru, Marcel Iures, Friedrich von Thun, Antje Schmidt, Hanns Zischler, Sebastian Koch, Erich Hallhuber, Burkhard Heyl, Angus MacInnes, Bernd Fischerauer, Pierre Franckh



A. Amen Filminin Görüntüsel Anlatımı

Film Protestan hem SS Teğmeni hem de koyu bir Hristiyan Gerstein'in, sözde 
fabrika atıklarının arıtımı için orduya temin ettiği kendi icadı olan Zyklon B 
maddesinin, Naziler tarafından Yahudileri, çingeneleri ve akıl hastalarını öldürmek 
için kullanıldığını anlayınca hıristiyan yanı onu harekete geçirir, ama içinde olduğu 
belli bir kafa yapısını temsil eden üniforma, Gerstein’in önünü tıkar. Bir yandan bu 
soykırımı önlemek için yardım isteyebileceği kişileri ve kurumları araştırırken; bir 
yandan da geleceğini ve ailesini tehlikeye atmamak için Nazilerin verdiği görevleri 
yerine getirmeye devam ediyor. Gerstein karakteri gerçek hayattan alınmış buda 
işlenen konunun ne kadar can alıcı olduğunu, açık bir şekilde yapılan soykırımın 
vahşetini gösteriyor. Oysa Cizvit rahip ise sonradan hikayeye eklenmiş. Böylelikle; 
öykünün diğer bir yönü olan Hitler ve Naziler döneminde Yahudi, Çingene ve 
Engellinin katledilişine seyirci kalan Vatikan'ı eleştirmek için tek suçlunun hitler 
olmadığını göstermeye ve  Nazi Diktatörlüğünün kıyımlarına göz yumduğu ve 
doğrudan ya da dolaylı olarak ortak olduğu tezi işlenmektedir.
Filmin açılışında Alman Yahudi gazeteci Stephan Lux, 1936'daki Birleşmiş 
Milletler toplantısında; Yahudi Soykırımı'na kimsenin tepki göstermemesini 
protesto ediyor ve kendini öldürüyor. İnsanların, diğer insanların acılarına duyarsız 
kaldığını ve artık buna dayanamadığını söylüyor. Böylece film ana fikrini buluyor.
Amen filmin de SS, Vatikan ve hatta aile kurumlarının hepsine birden saldırıyor 
çünkü bu kurumlar; erdemin varlığını korumak için bireylerin ahlaki davranışlarını 
yönlendirmeye çalışıyor. Gerstein bu kurumlar arasında gidip gelirken, kendi iç 
çelişkileri de ortaya çıkıyor. Bir yandan Vatikan'dan umut bekleyen bir yandan da 
Nazilerin eylemlerine göz yuman; bu oldukça karmaşık durumdan nasıl çıkacağını 
düşünmekle geçiyor. Aslın da Amen’de; sistem hem bireyi ortaya çıkarıyor ve 
onun kazanmasını sağlıyor hem de onu çok acı bir şekilde yok ediyor.
Filmde Yahudi soykırımının acı yüzünü diğer Yahudi filmlerine göre farklı bir 
yönünü görüyoruz. Katledilen Yahudilerin kötü cesetlerini görmüyoruz fakat bunu 
zihnimizde canlandırabiliyoruz bu da filmin gizemini korumasına neden oluyor.
Bunlardan biride Nazi subaylarının sapıkça bulunabilecek gaz odasında ölenleri 
röntgenleme sahnesi çok kötü. İğrenç bir şekilde izlediklerinden zevk alıyorlar. 
Gerstein'ın delikten bakınca yüzünün aldığı şekil benim birebir görebileceklerimden 
daha fazlasını canlandırmamı sağlıyor. Gerstein acımasızlığı, vahşeti delikten 
bakınca yüzünde yakalıyoruz. Aynı şekilde sürekli gidip gelen tren görüntüleri yine 
izleyenlerin hayalgücünü tetikliyor. Trenin kapıları her kapandığında bir grup 
Yahudi daha toplama kampına gidiyor ve trenin kapıları her açık geçtiğinde giden 
Yahudiler artık yaşamıyor. Gitgel sahneleri filmin içinde sık sık tekrarlanıyor 
açıkçası tam bir çözüm bulacaklarını düşünüp sabırsızlanıyoruz ve Gerstein ile 
Riccardo'nun soykırıma karşı olan çabaları elleri boş olarak dönüyorlar. Costa-Gavras; aslında sorguladıkları konu bu kadar açık, net ve etkili bir sistemin nasıl 
Alman halkı tarafından fark edilmediğini ve dış ülkelerin de kendi politikaları 
doğrultusunda olanları bilerek görmezden geldiğini, hatta göz ardı ettiğini 
anlıyorlar.
Filmin en iyi sahnelerinden bazıları da; baba oğul ilişkisi üzerine kurulu olan 
sahneler. Gerstein ve babasının ilişkisi de; Riccardo ve babasının ilişkisi de oldukça 
etkiliydi. Gerstein’ nin babası kendi düşüncesine göre tam zıtlık içerisinde olduğu 
için babasıyla iletişim kuramıyor. Babasıyla ülke ve onur hakkında ayrı düşen 
görüşleri sürekli çatışıyor. Ayrıca bir diğer zıtlık ise kendi oğlunun sürekli Nazi 
selamı vermeye çalışıyor olmasıdır. Riccardo, Yahudilerin yanına katılmaya 
gittiğinde babasının tepkisi oldukça karmaşıktı bu karmaşıklıktan biri oğlunu 
koruyamadığı için işini bırakmaya karar veriyor ya da Papa karşısında düştüğü 
durumdan utanç duyduğu için olabilir fakat Papa ona "Babalık, tacı dikenlerden 
örülmüş bir krallıktır." diyor.
Bireyin çabalarını işleyen bu çalışmada; dürüstlük ve doğruluk yolunda 
Gerstein ve Riccardo ne kadar dua etse de Amin'leri duyulmuyor… Ve ikisi de 
sevdiklerinden ve kendilerinden vazgeçerek başka hayatları korumayı seçiyorlar. 
Bu yolda ölüme gidiyorlar…


B. Gösterge Çözümlemesi

Gösterge
İnsan - şehir - nesne – doğa – 
Gösteren
Yahudiler ve Naziler – Almanya, Polonya, Vatikan – güçlü demir kapılar -orman ve gökyüzü – 
Gösterilen
Zayıf ve güçlü – din ve ırkçılık – teknoloji ile doğanın işlenmesi -gözlenen Yahudiler – 
Göstergesi olarak Yahudilerin katledilmesine seyirci kalmayan iki kişi 
seçilmiştir. Gösterge Biri Nazi Almanya’sında istemeden insanların ölümüne 
sebep olduğunu öğrenen bir Nazi subayının vicdan muhasebesini 
sorgulamakta, bir diğeri ise papaz Riccardo ona yardım etmeye çalıştığında 
kendi üstündeki üniformanın da başka açmazlar getirdiğini fark edip bunun 
üzerine gitmesidir.  Bu iki cesur adamın her seferinde başarısız olmalarına 
rağmen vazgeçmemeleri işlenmiştir. Gösterilen ise zayıf olan Yahudi halkının 
güçlü olan Naziler tarafından katledilmesine seyirci kalmayan iki kişinin 
çabalarıdır. 
İkinci gösterge ise şehir, 2. Dünya savaşında tek bir ırk ve din arkasına 
saklanan bu ülkenin Yahudi ırkını yok etmek istemesi ve güçlü bir Almanya ırkı 
inşa etmek istemesidir.  
Üçüncü gösterge olan nesne, Yahudilerin yavaş yavaş zehirlenmelerini 
gösteren demir kapıdır. Bu demir kapı Nazilerin acımasızlığını soğuk renklerin 
kullanılmasıyla sert bir şekilde göstermiştir. 
Dördüncü gösterge ise, doğadır. Her zaman soğuk renklerin hakim 
olduğu film gösterilen konunun bütününü tamamlıyor. Bombalar ve trenlerin 
gidip geldiği durum bile işlenen suçun yanında sessiz kalıyor.



C.  Dizisel ve Dizimsel Çözümleme

  Hızlı - yavaş
  Üniformalı - üniformasız
  Erkek - kadın
  Değerli - değersiz
  Güçlü - güçsüz
  Kararlı - kararsız
  Kontrol - kontrolsüzlük
  Şehir - işlenmiş doğa
  Dayanıklı – dayanıksız
  Başarılı – başarısız
Filmdeki mesaj 2. dünya savaşında suçlu taraftan bakan bir SS 
subayının gözüyle soykırım dehşetini inanılmaz bir dille anlatan Vatikan ve 
kilisenin ikiyüzlü tavrını bizlere gösteren mükemmel bir dram ve savaş filmi 
olmasıdır. Nazilerin o dönemde akıl almaz ırkçılığıyla, kontrolsüzce, güçsüz ve 
sessiz kalan Yahudilere yaptıkları güç gösterisidir. SS subayının istemeden 
böyle bir duruma sebep olması ve denediği yollarda başarısızca en başa 
dönmesi sonucunda, yapabileceği tek şey bu yolda ölmektir.


D.  Kodlar


Bu filmde SS subayı ve papazın kullanılması filme farklı bir bakış açısı 
getirmektedir. Her zaman Yahudi soykırımını, Yahudiler tarafından izlerken bu 
kez Naziler tarafından izlemekteyiz. Filmin böyle bir konumda olması hem SS 
subayının ülkesine ve ailesine karşı hem de kendi vicdanına karşı gidip
geldiğini görüyoruz. Ayrıca Yahudi soykırımına seyirci kalan Vatikan’ı da sert bir 
şekilde eleştirmektedir.
Filmdeki renkler soğuk ve cansızlığıyla o dönemin içinde bulunduğu 
soğukluğu birebir bize sunmaktadır. Toplama kamplarında özellikle soğuk yeşil 
filtre kullanılmış. Ayrıca SS subayının giydiği üniforma onun yapabileceklerinin 
sınırlı olmadığını ve onun herhangi biri olmadığını bize gösterir. SS subayının 
koyu bir Hristiyan olması da onu direk papaya götürür.  
Aynı şekilde sürekli gidip gelen tren görüntüleri de izleyenin zihnini 
tetikliyor. O trenin kapıları her kapandığında bir grup Yahudi daha toplama 
kampına sevk ediliyor ve trenin kapıları her açık geçtiğinde giden Yahudiler 
artık yaşamıyor.


E.  Metafor ve Metonimi Kullanımı

Burada da yine trenden bahsetmek istiyorum. Metafor olarak trenin 
bacası sürekli tütüyor, siyah dumanlar göğe yükseliyor ve aslında filmde hiç 
birebir görülmeyen, kampların bacalarından yükselen dumanları simgeliyor. 
Toplama kamplarında insanlar önce kuşuna diziliyordu. Masraflı olan bu işten 
sıyrılmak için, insanlar fırınlarda yakıldı. Bacalardan çıkan dumanlar, bu gerçeği 
ele verebileceği endişesiyle bu uygulamadan da vazgeçildi. En son Zyclon B 
gazı ile tutsakların öldürülmesine karar verildi. İnsanlar önce duş alacaklarına 
inandırılarak, özel odalara sokuldu, kapılar kilitlendi. Duşun ağzından su 
bekleyen tutsaklar, bunun yerine öldürücü Zyclon B gazı ile ölüme gittiler. 

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)