Fransız heykeltraş
Fransız şair ve diplomat paul clauddenin ablası .1882 de claudel bir
atölye açtı ve aguste
rodinle tanıştı.1884 te rodinin atölyesinde çalışmaya başladı ve daha
sonra sevgilisi oldu.claudelin eserleri
rodine bağlansada zamanla
daha iyi bir heykeltraş olur bunu bir
çok kişi doğrular .1905
yılından itibaren claudelde
akıl hastalığı baş
gösterir .rodini fikirlerini çalmakla
ve öldürmeyi planlamakla
suçlar.10 martta kardeşinin girişimiyle
akıl hastanesine yatırılır
.camille claudel 29 yıl akıl
hastanesinde kaldıktan sonra 19 ekim 1943
de öldü ve monferet
mezarlığına gömüldü .
AÇIKLAMA
Film boyunca camillenin
sanatçı olarak kabul
görmeyi korku ve endişelerinin anlayışla
karşılanmasını ailesinin yanına
dönmeyi umması ve kardeşi paul claudelin
onu ziyaret etmesini
beklemesine tanık oluruz .
KATEGORİ
Biyogrofi,dram,2013,İstanbul film festivali
OYUNCULAR
Bruno Dumant,Emmanuel Kaufman ,Jean-luc Vincent,Juliette
Binache
ÖZET
Filmin ilk
20 dakikası neredeyse
diyalogsuz geçer .camille
claudel hiç konuşmaz duyguları alınmış ilkel
bir insan gibi
herşeye tepkisiz bütün
dünyevi ihtiyaçlardan ve zevklerden
koparılmış buna sanatta
dahil bir sahnede resim
yapmaya başlarken insani
bir tepki verdiğini
görüyoruz ağlamaya başlıyor
ve ondan sonra yavaş
yavaş diyaloglar artıyor
artık daha vahşi
bir claudel var .kibirli büyüklük
takıntısı ve eziyet
sanrısını bir arada taşıyışı
.
Filmin bir
sahnesinde cludelin ağlayarak
hastanedeki delilerden tiksindiği
ve onları bir yaratık olarak
hayal ettiğini haykırdığı sahne
arkadaşlık kurmak istemez yapayalnız
durur .
Ve bir diğer ide taşı
yerden alıp izleme sahnesi
hayalinde taşı sanatsal
bir nesneye dönüştürmektedir sanki
usta bir heykeltıraştır izlediğimiz
sonra taşı atar ve
bir daha da sanatına
dönmez .
Claudeli mutlu
eden bir diğer
şey ise kardeşinin
onu ziyarete gelmesini
beklemek kardeşi claudele
üzülmektedir ama hiç
bir şey yapmamaktadır çünkü
hastanenin ona yararı
olacağı kanısındadır
Claudel çok
büyük bir sanatçı
kardeşide bunu biliyor
ama herşeyin onun
kibri ve büyüklük takıntısından doğduğunu
düşünmekte bunu şu
sözlerle ifade ediyor
.A blasını n delilik denen
hadisede olduğu gibi
tam anlamıyla bir
çılgın olduğu ama
bunun iki şekilde kibir
ve korkuyla kendini gösterdiği
büyüklük ve eziyet
sanrısını birarada taşıdığını
belirtmekle açıklık getirmektedir.
Sonuç itibariyle
claudel oradan kurtulmayı
başaramaz 29 yılını
orada geçirerek vefat
eder .cenazesine ise
kardeşi katılmaz monfaret mezarlığına
gömülür.
GENEL GÖRÜŞ
Film uzun
diyaloklara yer vermeyen
kısa olay örgüsüne
sahip. Akıl hastanesinden önce
olanları göstermiyor .göstermesini çok
bekledim en azında
eskiyi hatırlayarak bunu
göstereceğini umdum ama aklımda
bir çok soru
işareti kaldı acaba
claudel gerçekten haklımıydı
yoksa bu onun
paranoyasındanmı ibaretti . gerçek
bir akıl hastası
olabilir yada rodin
gerçekten onu yeteneğinden
beslenerek onu o
hastaneye tıktı. Hep rodini
suçluyor ama çok
sevdiği kardeşi ona
bu hastaneyi uygun
gördü. O ise
o hastanede bile
rodinin onu zehirleyip
öldüreceğinin korkusunu yaşıyor
.
Film buna
bir açıklık getirmedi
ama öte yandan
bu gerçek yaşanmış
bir olay ve
gerçeğin ne olduğu
belirsiz .filmin sadece
akıcı olmayışına kanaat
getirebilirim daha çok
zaman olay ve
diyalog geçmesini bekliyordum
bu açıdan pek
doyurucu olmadı. Tam
bir biyografi niteliğinde
deildi sanatçının hayatının
kısa bir kesitiydi
ve çok fazla
uzatılmış sessiz ve
olaysız sahneler vardı.
Empati bakımından
izlenmeye değer bir film
olsada pek çok
bakımdan zayıftı.