İsmet Danyeli ' Altın Düştü '

Burhan
0
Shakespeare zamandan bir dilenci olarak bahsettiğinde,
Zamanın diyorum ey efendim
Nankörlüğün o dev canavarının
 Gaflet ve unutuş sadakalarını koyduğu
Bir heybesi vardır sırtında
Yapılmasıyla yutulması,işlenmesiyle unutulması bir olmuş
Eski güzel amellerden kalmadır
İşte şu kırıntılar                                        (çev.Mustafa Zeki Çıraklı)
Bize zamanı ...olarak görmeyi,zamanı bir dilenci olarak görmeyi öğretir.Daha önce birbirine uzak iki tür,burada birdenbire bir araya gelmiştir ve benzerliğin işleyişi tamamen bir zamanlar uzak olan şeylerin bu bir araya gelişinden ibarettir.Nitekim,Aristoteles, bu hususda,metaforlar icad etmedeki ustalığın,benzerlikleri görecek bir göze sahip olması gerektiğini söylerken haklıydı.
Benzerliğin metaforik ifadelerdeki işleyişinin bu tasvirini,tümüyle retorik bir metafor anlayışını bir başka karşıtlık izler.Klasik retorik için ,mecaz basitçe bir kelimenin bir diğerinin yerini almasıydı.Ancak yerini alma kısır bir işlemdir,halbuki canlı bir metaforda kelimeler arasındaki ,cümlenin tümü düzeyinde biri lafzi öteki metaforik iki yorum arasındaki gerilim,klasik retoriğin yalnızca sonucunun farkına varabildiği hakiki anlam yaratıma yol açar.Klasik retorik bu anlam yaratımını izah edemez.Bununla birlikte ,metafora ilişkin gerilim teorisinde bütün cümleyi kuşatan  yeni bir anlam doğar.Bu anlamda ,metafor anlık bir yaratım,kurumlaşmış dilde hiçbir statüsü olmayan ve yalnızca olağandışı veya beklenmedik bir yüklem atfedilmesi dolayısıyla varolabilen  semantik bir icattır.Dolayısıyla metafor,benzerlikte temellenen basit bir çağrışımdan çok bir muammanın çözümü gibidir;onu var eden,bu semantik uyumsuzluğun çözümüdür.Biz,ilgimizi gerçekte artık tam olarak metaforlar olmadıkları söylenen ölü metaforlarla sınırladığımız müddetçe ,bu fenomenin özgünlüğünün farkına varamayız.Ölü metaforla,’’sandelyenin ayağı’’veya ‘’dağın eteği’’ ifadeleri kasdediyorum.Canlı metaforlar icadın metaforları, ve icadın metaforları cümlede uyumsuzluğa verilen cevaplar,ve bu cevaplarsa yeni bir anlam genişlemesidir;bu tür yaratıcı metaforların tekrar edilerek ölü metaforlar haline gelmeye eğilimli olduğu kesinlikle doğruysa da.Böyle durumlarda, genişlemiş anlam sözlüğümüzün unsuru haline gelir ve gündelik anlamları bu yolla çoğalan bahis konusu kelimeler polisemisine(çokanlamlılığına) katkıda buunur.Sözlüklerde canlı metaforlara yer yoktur.
   Bu analizden iki nihai sonuç çıkarılabilir,ilki, gerçek metaforlar tercüme edilemez. Sadece yer değiştirme metaforları,lafzi anlamda restore edilebilen bir tercümeye elverişlidir. Gerilim metaforları, kendi anlamlarını yarattığı için tercüme edilebilir değildir.Bu, onların ifade edilemez olduklarını söylemek değil, tam da bu tür bir ifadenin hudutsuz,ve yaratıcı anlamın tüketilemez olduğunu söylemektir.

   İkinci sonuç,metaforun bir söylem süsü olmadığıdır. O hissi bir değerden daha fazlasına sahiptir, çünkü yeni enfarmasyon(malumat) sunar. Kısacası, metafor bize gerçeklik hakkında yeni birşeyler söyler.*(YORUM TEORİSİ-(SÖYLEM VE ARTI ANLAM) PAUL RİCOEUR-paradigma yayınevi Syf.68-69)


İsmet DANYELİ nin ‘’Altın düştü’’ fotoğrafını meteforlar açısından değerlendirilmesi; sağ el yumruğunun alyans parmağında cumhuriyet altın yüzüğünü taşıyan yaşlı adam daha çok Türkiyenin doğusunda kullanılan poşuyu başına sarmış şekilde kameraya bakmakta bıyıklarından da erkekliğin gücü olan pala bıyıklar gözümüze takılmaktadır.Ancak sanatçı bize yaşlı adamın yüzünü net şekilde göstermeyerek dikkatimizi yüzüğe çekmektedir Bu yüzük daha çok toplumdaki saygınlığını ve gücünü göstermek için daha çok tüccar ve toprakağası vb kişilerde görmeye alışık olduğumuz büyüklüktedir.Ancak kahramanımız üzerindeki kıyafetler ve saçısakalın ağarmışlığından öyle olmadığı anlaşılmaktadır.Peki o halde neden ihtiyaç sahibi olduğu halde o yüzüğü satmamıştır? Yüzük geçmişten günümüze eşler arasında bağlılığın,sadakatin,sorumluluğu hatırlatan bir simgedir.Leon Amado hocam bu çembere dışındakiler girmek için içindekiler ise çıkmak için çaba gösterirler demişti yıllar önce ...Sadakatin giderek yokolduğu çağımızda,çocukluğumuzun çizgiroman kahramanı kızılmaskenin güçlü yumruğundan izler giderek yokolmaktadır.Yüzüklerin efendisindeki yüzük artık nefsine hakim olamayanların eline geçmiştir ve tekrar geldiği yere döndürülmesi için sandıkların efendisi beklenmektedir... Fotoğrafı değerli kılan,gariban yaşlı çobanın hem ülkesinin kurucusunun bir arada tuttuğu bu evlilik bağına ölüm bizi ayırıncaya kadar sadakatla bağlı olduğunu, paraya ne kadar ihtiyacı olsa da parmağınadaki altın yüzüğü satmayarak onu ele geçirmek isteyenlerede yumruğunu sallamasıdır.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)